o bazı sebepsiz gülümseten anlar

Esen Küçüktütüncü
2 min readJun 6, 2022

Belki tek gereken bu, o bazı sebepsiz gülümseten anlar. Sevdiğinin omzuna ufak bir dokunuşu, annenin ufak bir jesti. Sokakta yürürken bakmaktan kendini alamadığın güzel kadının sana gülümsemesi. Daha da ufalabilir, büyüye de bilir, ama bunlardan vazgeçip hiçbiri yokmuş gibi davranmak belki de asıl içini boşaltandır hayatın.

Zor değil, zor demedim. Unutması kolay sadece. Bedeninden gelen bir şey değil çünkü, varoluşunun birincil şartı da değil, ancak varoluşuna anlam katan. Her şeyden bağımsız, aldığın havadan bile bağımsız olan bir anlam. Sen bakmadığın sürece başka bir dildeymiş gibi olan anlam.

Hevesimiz bir takım şeyleri güzel göstermek, ama çirkine bakmanın onu aşağıdan yukarı süzmenin huzuru da bir farklı. İçinde bölünen parçalar var: her şeyi kontrol almaya çalışan, kendi kurallarını evrene dayatmaya çalışan sen; bu kuralların ağırlığını evrenin bile kaldıramayacağını kavrayıp varoluşunu tümden yok sayan, belki anlamı olduğunu bildiğin şeyleri bile boşaltırsan ya da olur olmadık şeylere hüzünlü bir satir eklersen en azından eğlerisin diye düşünen sen; son olarak da en nadiri ve devam ettirmesi en zor olanı, kendini çocuk kalmaya zorlayan, acının hayatın eti kemiği olduğunu bile bile iyiyi görmeye ve var etmeye çalışan, nezaketle büyümeye (veya büyümeyip çocuk kalmaya) çalışan sen.

Hangisi ruhumun neresinde bilemiyorum. Sabah uyandığımda hangisi benim kahvemi koyuyor meçhul. Bu belirsizlikte plansız yaşamayıp öngörüye sırtını dayamak kelimelerle bile tezatken kendini genelde akşamüstü saatlerinin belirsiz dilimlerinde görünür kılıyor. Akşamüstleri nedense öyle, güneş ufka yaklaşmaya başladığında ayakların yerden havalanmaya başlıyor adeta. Belki de gökyüzünün ısınmasındandır, ‘pembe gözlük takmak’ denir ya, gezegen sana zoraki bu gözlüğü takıyordur.

Bu düşünceler akşam 6 seansıyla gittiğim Everything, Everywhere All at Once filminde çıkınca beni buldu. 3 arkadaş gittiğimiz filmin çıkışında birinin zoraki konuşma isteğine ikimiz çaresizce tepkisiz kaldık. Anca evime varıp balkonuma oturunca gelebildi kelimeler bir araya. Gecenin gidişatından ise emin değilim, fazla patlamış mısırımı yanımda eve getirdim, lakin bir film izlemeye daha gönlümde yer yok galiba.

--

--

Esen Küçüktütüncü

Researcher in affective computing, consciousness and the mind. Also happens to cycle, a lot. www.esenka.co